10 Ağustos 2012 Cuma

Şair Tahmazoğlu-Türk Milletine !

EY;TÜRK MİLLETİ HAFIZANI DİRİ TUT!..

Cenabı Allah’ın bana hizmet etmeleri için yarattım diye Müjdelediği Müslüman Türk Milleti. Bilinmelidir ki, bizler bu kritik coğrafya üzeride bulunan Türk vatanına kara sevdayla sevdalanmış, namus demişiz.

Şu açık ve Seçik olarak bilinmelidir ki, bu coğrafya üzerinde oturmanın, Bu namus'a sahip çıkmanın bir bedeli var. Hem de çok ağır bir bedel
i. İşte Müslüman Türk Milleti asırlar boyu bu bedeli nice civanlarını şehit vererek ödemiştir. Halen de ödemeye devam ediyor. Anlayacağınız bu şehit vermeler yeni değil, asırlara dayanmaktadır. 1071 de Muhammed Gazi Alpaslan Han’ın, Anadolu’nun kapılarını Müslüman Türk’e açıp, bu diyarı Türk vatanı yapmasıyla birlikte başlamış ve o gün bu gün devam ede gelmektedir. Evet, Yüce Türk Milleti Allah’ın izniyle bu namusum dediği vatanı uğuruna yarında can vermeye kanını dökmeye devam edecektir. Allahüâlem Türk’ün ateşle imtihanı kıyamete kadar da süreceğe benziyor.

Ülkemiz de bu sevdadan bir haber olan bazı kesimler bilinçli veya bilinçsiz olarak, kutsal mücadeleyi sekteye uğratmak için boğazlarını yırtarcasına bağırıp çağırmaktalar ve yeter artık ne bu şehit-şehit diye nümayişler yapmaktadırlar. Ancak bu işin farkında olan, Aziz Türk Milletinin büyük ekseriyeti ise şehitler vermenin amacını bilmelerinden dolayı, sokaklara dökülüp iç ve dış düşmanların ekmeğine yağ sürmemeye özen göstermektedir.

Eğer Milleti bu coğrafyasında kıyamete kadar yaşamak istiyorsa ve vatanını da namus biliyorsa, mücadeleden geri durmamalıdır. Bu gerçeği aklından hiç çıkartmamalıdır.

Türk Milleti sadece ortada görülen PKK’yla mücadele etmediğini bilerek, uyanmalı ve hep uyanık bulunmalıdır. Daima gözlerini ve kulaklarını açık tutmalı bu çalışmalarını da, Sağcısıyla, Solcusuyla, Dinlisiyle, Dinsiziyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle, Çerkez’iyle, Laz’ıyla Kürt’üyle ve Türk'üyle birlikte yapmalıdır. Millet ölüm uykusundan uyanmalı ve titreyip kendine dönmelidir.

Artık siyaset cambazlarının peşini bırakmalı çirkef siyasi çekişmelerin dışında kalmalıdır. Gün bu gün zaman da bu zamandır. Köprülerin altından çok sular akmış neredeyse geriye dönüşü olmayan bir yola da girilmiştir. Bu dönülmez yoldan geriye dönmenin ve çıkabilmenin tek bir çaresi vardır. O da hep beraber yediden yetmişe Edirne’den Kars’a kadar, İktidarıyla ve Muhalefetiyle birlikte bir olarak sen ben kavgasına düşmeden akıl ve mantık birlikteliği oluşturup, karşısında ki mücadele ettiği düşmanını veya düşmanlarını çok iyi tahlil etmeli ve iyi de tanımalıdır. Mücadele ettiği gücün sadece, PKK, KCK ve BDP’den ibaret olmadığının bilincine vararak, olaya o şekilde yaklaşmalıdır. Millet olarak, bu işin sadece terör örgütü PKK tarafından yapıldığına inanılmamalıdır. Eğer inanılırsa bu iş bilmezlik ve saflık olur. Bu yapı iyi okumalı ve eli kanlı katil taşeron örgütün arkasında ki, güçlerin yüzyıllar öncesi mücadele ettiği, haçlılar olduğunu bilmeli ve buna kesinkes inanmalıdır. Ne yazıktır ki, gizli haçlı birlikteliği iç ve dış düşmanların da desteklerini almak suretiyle ülkemizde faaliyet gösteren Başta PKK ve tüm illegal örgütleri sağ, sol, dinli ve dinsiz demeden kullanarak, Müslüman Türk’e son darbeyi vurmak istemektedirler. Tıpkı tereyağından kıl çeker gibi Terör örgütlerini madden ve manen desteklemek suretiyle hiç bir zarar ve sıkıntı görmeden emellerine kavuşmayı amaçlamaktadırlar. Bunlar hayal değil tamamen gerçektir.

Aziz Türk Milleti PKK alelade bir örgüt değil, PKK ve benzeri terör örgütlerinin arkasın da yüzlerce devlet vardır. Üstelikte süper güç denen devletler ki başı çekmekteler.

Bu haçlı devletlerinin kuyruk acısı ta 1071 yılın da Sultan Alpaslan’ın sayısı haçlılara karşı çok daha az olan ordusuyla haçlıları mağlup edip, Anadolu’nun kapılarını Türk Milletine açmış ve bu kritik olan coğrafyayı vatan yapmış olmasındandır. İşte ne zaman haçlı sürülerine göre kutsal olan, bu topraklar İslam ve Türk diyarı oldu. Cani Haçlıların da, Şark Meselesi diye davaları o gün başlamış oldu.

Bu Şark Meselesini biraz açacak olursak. Mesele şudur ki, Müslüman Türk Milletinin Anadolu’dan er veya geç çıkartılarak, Ortaasya bozkırlarına hapsedilmesidir. PKK isimli taşeron örgütü kullanan, günümüz haçlı devletlerinin asıl gayeleri budur. Bunu gerçekleştirmek için her türlü yola başvurmaktadırlar. O zaman ne yapmalıyız. Diyorum ki ya bu vatanı ve namusu onlara teslim edip, Ortaasya bozkırlarına dönüp hapsolunacak ve tarihten silinip kaybolunacak, ya da bedeli can, mal ve kan’ olsa da vatana ve namusa sahip çıkılacaktır. Bir deyimle şehitler vermeye devam edilecektir. Mücadele de devam edecekse ki edecektir. Etmelidir de.

Milletin de zaten başka bir çare ve çıkış yolu da yoktur. Hiç kimse gücenip, darılıp demesin ki, vay efendim falancalar görevini yapmıyor veya yapamıyor, yok efendim iktidar kasıtlı çalışmıyor. Vay efendim Muhalefet İktidara destek çıkmıyor gibi hezeyanlar kesinlikle boşunadır ve yanlıştır. İktidar da kim? Olursa olsun, Muhalefet’te de kim? Olursa olsun. Hiç bir şey değişmez. Dünde değişmedi bugünde değişmeyecektir.

Türk Millet’i bu kritik coğrafya da var olduğu ve yaşadığı müddetçe bu topraklar da gözü olanlar Millet’i rahat bırakmayacaklardır. İç ve dış düşmanlar her türlü kahpeliği yapmaya devam edeceklerdir. Lütfen öyle çocuklar gibi ağlamanın ve sızlamanın hiç kimseye faydası olmaz. Şimdiye kadar da olmamıştır. Vatandaşlar şehit cenazelerinde sloganlar atarak, karşılıklı küfürleşerek, neredeyse kardeşinin canını almaya yeltenerek, birbirlerine diş bileyerek, enerjisini boşa sarf ederek, sen onu o seni kötüleyerek yıpratmaya çalışarak ve Ülkede kargaşa ve kaos ortamı oluşturarak terör bitmez. İş daha da çıkılmaz hal alır. Çünkü bin küsur yıldır bitmemiştir ki bundan sonra bitsin. Biter ve bitiririm diyen birisi varsa, vallahi de yalan söylemektedir.Billahi de yalan söylemektedir. Bu koca yalan’a Millet inanmamalıdır.

Millet ve yetkililer tarafından asıl hedef PKK olarak seçilmemelidir. Ebet’te silahlı mücadele kesintisiz devam etmelidir. Ancak gerçek hedef örgütün arkasında ki haçlı devletleri olmalıdır. Eğer ki bunlarla yapılacak mücadelede başarılı olunursa, terör tamamen bitmez ama biraz hafifler ve Millet biraz nefes alır. Mesele bu kadar açık ve nettir.

Evet, ne yazıktır ki, bu memleket'te köşe başlarını tutmuş olan zalim ve hainlerin ileri geri konuşmaları ve yazıp çizmeleri vardır varda olacaktır. Bunların tesirin de kalmadan mücadele soğukkanlılıkla sürdürülmelidir. Allah'ın izniyle Türk Millet’i bu kadar olumsuzluğa ve karamsarlığa rağmen, bu topraklar da sonsuza kadar yaşayacak ve hiç bir güç bu asil Milleti Ne Ortaasya bozkırlarına nede bir başka yere süremeyecek ve kovamayacaktır. Yeter ki, şu bu demeden bir araya gelme, sırt-sırta verme ve kucaklaşma başarılsın.

Şanlı Türk Millet’i bir kez daha tekrar ediyorum. Canlar gidecek kanlar akacaktır. Ayrıca şehit vermeler asırlar öncesi de olduğu gibi bundan sonra da bitmeyecek ve Kıyamete kadar devam edecektir. Bundan böyle evladım gitti, Çocuğum gitti, Eşim gitti ve Kocam şehit oldu diyerek, Ağlamanın ve sızlanmanın Ne Millet’e nede Vatan’a ve nede ana ve babalara hiçbir faydası olmamıştır.

Son söz olarak diyorum ki, canlarınız, mallarınız ve evlatlarınız bu kadar tatlıysa ve korkuyorsanız, o zaman buyurun terk edin bu toprakları ölümler ve zulümler bitsin. Tabi ki biterse, acaba bunu isteyenler olur mu? Diye düşünüyorum. Ha olabilir. Ama sayıları kaçtır. Merak etmekteyim. Ha olsa bile gülünç bir sayı ortaya çıkar.

Ayrıca birde memleketin aleyhinde hainane ve zalimane faaliyet gösterenlere sesleniyorum. Ey; Soysuzlar. Sizler ne yaparsanız yapın. Hangi tezgâhı kurarsanız kurun, Kimlere uşaklık yaparsanız yapın asil Türk Milleti sizlere itibar etmeyecektir. Efendilerinizle birlikte sizleri mağlup edecek ve bildiği yoldan geriye dönmeyecek yürümeye devam edecektir.

Yüce Türk Millet’i. Bundan bin küsur yıl öncede, analar ve babalar aynen bugün olduğu gibi hiç gözlerini kıpmadan yavrularını vatan ve Millet için şehit verdiler. Şimdi de yine onların torunları olan, analar ve babalar gözlerini kırpmadan bağırlarına taş basarak, evlatlarını şehit vermeye devam ediyorlar ve edeceklerdir de. Büyük Türk Millet’i. Söylediklerimi hiç mi? Hiç aklından çıkartma. Karşında iki seçenek var. Ya teslim olup, tarihten silineceksin. Ya da var olmak için, dik durarak son nefese kadar mücadeleye devam edeceksin. Unutma! Müslüman Türk'ün üçüncü bir yolu yoktur. Bu böyle biline…

Şair TAHMAZOĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder